Hayata Gülümseyin :)

Hayata Gülümseyin :)
Hayata Gülümseyin :)

14 Haziran 2012 Perşembe

HAYATINI Kendin Şekillendir !

Betül 14 yaşındaydı.İlköğretim 8.Sınıfı yeni bitirmişti.Derslerinde gayet başarılıydı.Diploma notu 453'tü.İleride tiyatrocu olmak istiyordu.Bu mesleğe gerçekten büyük ilgi duyuyordu.Ailesine bunu açıkladığında annesi ve babası büyük tepki göstererek :
-Kızım ne saçmalıyorsun Allah aşkına ? Bu kadar yüksek puan yapmışsın.Ne tiyatrosundan bahsediyosun sen ? İlerde pişman olursun.Bu meslekte para mı var sanıyorsun ? Olmaz öyle şey.Tıp oku doktor ol.İstemiyorsan avukat ol.Bu ne böyle ? gibi şeyler söylediler.Betül ailesine karşı gelemedi.Tek yapabildiği odasına geçip hüngür hüngür ağlamaktı.Sonra telefonunun çaldığını gördü.Arayan çok sevdiği Ayşe Hoca'sıydı.Ağladığını farketmemesini istiyordu.Bu yüzden kendini kasarak konuşacaktı.
-Alo Betülcüm..Sen tiyatro istiyordun.Yaz tatilinde sana yardımcı olabilecek benim eski öğrencilerimden tiyatrocu bir grup var.İstersen tanıştırabilirim.
-Şeyy..Hocam ben daha ailemle konuşmadım da..Şimdilik bir şey söyleyemicem.
-Kızım sanki ailen red mi edicek ?
Dediği anda Betül daha fazla dayanamayarak ağlamaya başladı.Hocası çok şaşırmıştı:
-Betülcüm neyin var ne oldu ? Hemen kapınızın önüne çık alıyım seni arabayla konuşalım biraz..
-Hocam benim bir şeyim yok..
-İtiraz istemiyorum..
Betül biraz sakinleşince hazırlandı.Ailesinden izin aldı ve dışarıda hocasını beklemeye başladı.Ayşe Hocasının arabasını farketti.Bindi ve bir kafeye gittiler.Uygun bir yere oturunca hocası:
-Neyin var anlat bana..Ağlamaktan gözlerin şişmiş..
-Hiçbirşeyim yok ki..
-Betüüll lütfen bana karşı rahat olabilirsin.
-Tamam hocam anlatıyım.Ailem benim tiyatrocu olmamı istemiyormuş.Puanlarım yüksek olduğu için tıp okumam lazımmış.Yoksa ilerde pişman olurmuşum.Fikrimi açıkladığımda öyle büyük tepki gösterdiler ki karşı duramadım.
-Betülcüm hayatını kendin şekillendirmelisin.Aksi halde çok üzülürsün ileride.
-Ama hocam izin vermiyorlar.Gerçekten çok kötü bir şey bu.Ne yapmam lazım onu bile bilmiyorum.
-Hemen babanı arıyorsun ve bir öğretmenim sizinle derslerim hakkında konuşacakmış diyorsun.Buraya çağırıyorsun.Hadi..
-Tamam hocam mesaj attım.Konu derslerimse ellerinden gelenin fazlasını yaparlar.Emin olun 5 dakika sonra burdalar.Keşke derslerime gösterdikleri önemi benim fikirlerime de gösterselerdi..
-Dur bakalım henüz herşey bitmedi.Hele bi gelsinler ben ne diyeceğimi çok iyi biliyorum.
-Sahi hocam onları nasıl ikna edeceksiniz ? İkisi de çok inatçıdır da..
-Onlar gelince göreceksin..Sabret bakalım :)
-Heh geldiler işte..
Annesi ve babası kızlarının olduğu masaya gelip öğretmenle tokalaştılar ve masaya oturdular:
-Buyrun öğretmen hanım sizi dinliyoruz..
-Şimdii sizinle çok küçük bir test yapacağız.Testten sonra ne için olduğunu anlatacağım.Fakat öncesinde bir şey sormamalısınız.
-Peki yapalım.Bir faydası olacaksa..
-Kesinlikle olacak.Yalnız bu test küçük bir tiyatrodan oluşuyor.Rolleri açıklıyorum :
Ben : Baba
Betül : Anne
Erkan Bey : Erkek Çocuk
Semra Hanım : Kız çocuk
Kabül mü ?
-Evet kabül.Konu ne peki ?
-Erkan Bey sizin şu anki mesleğiniz turizmcilikti , semra hanım sizin de hemşirelikti öyle değil mi ?
-Evet öyle.
-Mesleklerinizi isteyerek mi seçtiniz ?
-Evet.
-O halde tiyatromuz şu:Önce Erkan Bey siz sekizinci sınıfı bitirdiniz ve dersleriniz süper.Turizmcilik okumak istiyorsunuz ama babanız ve anneniz olarak biz buna karşı çıkıp sizi zorla doktor yapıyoruz.Hayatınız boyunca mesleğinizden memnun olmuyorsunuz.Sonra Semra hanım siz de sekizi pekiyiyle geçip hemşire olmak istiyorsunuz.Ama biz buna karşı çıkıp sizi de zorla doktor yapıyoruz.
Ayşe öğretmen tiyatroyu açıklarken Betülün anne ve babasının Betülle empati kurmalarını sağlamıştı.İkisi de ne demeye çalıştığını anlamışlardı ve utanarak başlarını önlerine eğdiler.Erkan Bey:
-Ne dediğinizi şimdi anladık öğretmen hanım.Gerçekten de insan istediği gibi yaşamalıymış meğer.Kusura bakma kızım..İstediğin mesleği seçebilirsin...

Sevgili okurlarım..Hayatınızı kendiniz şekillendirmelisiniz.Hiç kimsenin baskısı olmadan hür iradenizle hayatınıza yön vermelisiniz.
Eğer bunu okuyan bir çocuk sahibiyse,lütfen çocuklarınızın dilediğini yaşamasına izin verin.Tabiki de başı boş olsunlar çalışmasınlar demiyorum.Fakat istedikleri işi yapmalılar.Kendinizi onların yerine koyup,bir kez daha düşünün...

12 Nisan 2012 Perşembe

Başınıza Böyle Bir Şey Gelse Ne Yapardınız ?

  O gün okulumdan çıkmıştım ve eve doğru yürüyordum..Sonra bir ev gözüme çarptı.Camlarının çerçeveleri,kapıları yıkılmaya yüz tutmuştu.Ancak modelleri yeniydi.Yani eski olduklarından dolayı değildi bu halleri.Meraklandım.Biraz da ürkmedim değil.Sonra içerden çığlık sesleri geliyordu.Patırtı kütürtü bütün mahallenin dikkatini çekmişti.Sonra herkes oraya toplandı.Sonradan öğrendiğime göre içeridekilerden birinin kardeşi olan genç bir delikanlı camları kırdı ve içeri girdi.Sonra arka kapıdan bir adamın kaçtığını gördük.Peşinden de onu yakalamak için koşturdular..
  Meğer olayın aslı şöyleymiş:
  Kadının kocası bir aydır eve çok geç geliyormuş.İşi ise saat 19.00 gibi bittiği için karısı bundan şüphelenmiş fakat kocasından çok korktuğu için hiçbir şey yapmıyormuş.En sonunda çareyi takip etmekte bulmuş.O akşam oğlunu erkenden uyutup alt katlarında oturan eşinin annesine bırakmış.Kocasının iş yerine vardığında çıkış saatleriymiş.Kocasını bir kadınla kol kola ve çok samimi görmüş.Sonra bir taksiye binmişler.Karısı da arkalarından bir taksiye binip takibe başlamış.Tek katlı bir evde bitmiş bu takip.Kocası ve o kadın içeri girmişler.Kadın da neler olup bittiğini anlamış.Gece adam eve hiç gelmemiş.Kadının gözüne hiç uyku girmemiş.Sabahlara kadar ağlamış.Sabah olunca almış çocuğunu yanına bavulunu toplamış tam giderken önüne kocası çıkmış.Kadının kollarından çocuğu alıp kendi odasına götürmüş oyuncaklarını vermiş ve kapıyı kapatmış.Sonra karısını oturma odasına götürmüş ve kapıyı kilitlemiş.Esip gürlemeye başlamış.Kadın da suçunu yüzüne vurmuş ve ona hakaretler yağdırmış.Adam hem suçlu hem güçlü..Başlamış kadını hırpalamaya..Kadına hiddeti o kadar artmış ki yumrukları tekmeleri boş yerlere geldiğinde çatlaklar oluşturuyormuş.Kadın kan revan içinde kalmış.Sonra kadının kardeşinin geldiğini görünce kaçmış.Peşinden koşan adamlar onu yakalayıp kadına yaptığının bin beterini yapmışlar.Az daha dövseler bir tarafını sakat edeceklermiş.Sonra kadın bu adamı mahkemeye vermiş.Kanıtı ispatı hazırmış.Adama ceza olarak17 yıl 8 ay hapis yatması,bu kadından boşanıp 20 bin lira tazminat ödemesi uygun görülmüş.Adamın cezasını adalet vermiş..Peki  karısını aldattığı kişi kimmiymiş? Baldızı..Aynı yerde çalıştığı eşinin kız kardeşiymiş...Annesi babası onu evlatlıktan reddetmiş.Kocası da onu boşamış.Sersefil bir hayata mahkum kalmış.O evi ise birlikte kiralamışlar.
  İnsan öz ablasına böyle bir şeyi nasıl yapar ? Peki sizin başınıza gelse ne yapardınız ?

8 Nisan 2012 Pazar

Hayatımın Amacı Ne ?

 (Sayın okurlarım..Bu yazıyı düzenlememin asıl sebebi gerçekten içler acısı bir olaydı.Sizlerle bu olayı paylaşmak istiyorum.)
  Mehmet 27 yaşındaydı ve mesleğini eline almak üzereydi.Lisede çok başarılı bir öğrenciydi.Ailesinin maddi durumu yeterli olmamasına rağmen burs kazandı çok iyi bir üniversiteye gitti.Üniversite hayatı da başarılarla doluydu.Derken herkes gibi Mehmet de aşık oldu.Fakat kendini hiç haketmeyen birine..Mehmet Sevim adında dışı güzel fakat içi karanlık birisini sevmişti.Sevim Mehmet'in bu durumunu anladı ve karanlık dünyasında yine birşeyler kurguladı.Arkadaşlarıyla Mehmet'e "Ben de seni seviyorum" yazılı bir kağıt gönderdi ve kağıdın altına kendi ismini yazdı.Mehmet mektubu almadan önce okul dolabında ders kitabını arıyordu.Sevim'in arkadaşı Nehir kağıdı Mehmet'e verdi ve hiçbirşey söylemeden hızla uzaklaştı.Mehmet şaşırdı ve kağıdı açıp okudu.Sanki dünyalar O'nun olmuştu.Sevincinden havalara uçuyordu.Fakat Sevim'in bunu sadece eski sevgilisi Yusuf'u kıskandırmak için yaptığını bilmiyordu.Mehmet en yakın arkadaşı Selim'e gidip olan biteni anlattı.Selim de bu olaya arkadaşı adına çok sevindi ve Sevimle Mehmet'in buluşmalarını sağladı.Okul çıkışı okulun hemen karşısındaki kafede onları buluşturdu ve gerisini Mehmet'e bıraktı.Mehmet Sevim'i beklemeye başladı..Sevim okulda hazırlandı,süslendi,püslendi..Sonra Nehir'e "Bak Nehir Yusuf'un kesinlikle bizi bu halde görmesini istiyorum.Bu yüzden yardımına ihtiyacım var.Tanınmayacak bir biçimde giyin ve eline bir fotoğraf makinesi al.Kafede bizi iyi gören bir yere otur.Samimi pozlarımızı çek" dedi.Nehir de arkadaşı için bunu kabul etti.Sevim kafeye girmeden  3-4 dakika önce Nehir girdi.Uygun bir yer bulup oturdu.Sonra da Sevim girdi.Mehmet'in kapıda O'nu görür görmez nutku tutuldu.Sevim gülümseyerek geldi ve Mehmet'in bulunduğu masaya oturdu.Mehmet hala dınakalma evresindeydi.Garsonun sesiyle kendisine geldi "Efendim birşey ister misiniz?" Mehmet bu soruyu Sevime yineledi.Sevim sevecen bir tavırla "Ben sadece bir çay alıyım"dedi.Mehmet "Bize iki çay" dedi ve garson onları yanlız bıraktı.Mehmet söze başladı "Sevim..Ben seni uzun zamandır seviyordum fakat açılamıyordum.Sen gerçekten çok güzel bir kızsın." "Mehmet aslında bende seni iki senedir seviyordum.Fakat çekindiğimden sana açılamadım.Sonra bir arkadaşımdan senin de beni sevdiğini öğrendim ve dünyalar benim oldu.Gururumu hiçe saydım ve sana kağıt yazdım.İyiki yapmışım.Çünkü ben senin için,senin sevgin için herşeyi yaparım." Sevim konuştukça Mehmet O'na iyice aşık oluyordu."O halde ikimizde birbirimizi seviyorsak daha fazla ayrı kalmayalım." Sevim buna gülümseyerek cevap verdi "Bende öyle düşünüyordum." Sonra garson çayları getirdi.Şekerler masanın ortasına koyulmuştu.İkiside aynı anda şekere uzanında elleri birbirine değdi.Nehir de fırsattan istifade bir poz aldı.Elleri birbirine değince ikiside utangaç biçimde gülümsedi.Sonra Sevim iki şeker aldı ve elini çekti.Mehmet de aynı şeyi yaptı.Çaylarını içerken sürekli göz gözeydiler.Mehmet elini Sevim'in elinin üzerine koydu ve elini tuttu.Nehir bir poz daha aldı.Sonra Mehmet uzanıp Sevim'i öptü.Nehir yine poz aldı.Sonra planladıkları gibi Nehir Sevim'i aradı.Sevim telefonda annesi varmış gibi konuştu ve Mehmet'e artık gitmesi gerektiğini söyledi.İkisi de ayağa kalktılar ve sarıldılar.Nehir bir fotoğraf daha çekti.Sevim çıktı ve Nehir de çıktı.Mehmet'in yüzü gülüyordu.Hesabı ödedi ve oradan ayrıldı.Ertesi gün Sevim ve Mehmet okula el ele girdiler.Fakat Yusuf o gün okula gelmediği için fotoğrafları  gösteremediler.Sevim Yusuf geldiğinde kıskandırmaya devam etmek için Mehmet'le çok samimiydi..Kafede konuşmalarının üzerinden bir ay geçmiş fakat Yusuf bu bir ayda okula hiç gelmemişti.Sevim bugün gelir yarın gelir diye Mehmet'le samimiyetini bozmamıştı.Okul çıkışı Mehmet ve Sevim yeniden ilk buluştukları kafeye gittiler.Mehmet Sevim'e bugün çok önemli birşey söyleyecekti.Uzunca konuştuktan sonra söze girdi "Sevim.Bir aydır birlikteyiz ve ben bu bir ay içinde senin tam aradığım kişi olduğunu anladım.Ben seninle ciddi düşünüyorum.Okulumuzun bitmesine iki ay kaldı.Şimdi nişanı yaparız.Okulumuz bitince de.." Mehmet sözünü bitirmeden Sevim'in telefonu çaldı.Arayan Yusuf'un en yakın arkadaşı Hakan'dı."Sevim sana bunu söyleyince üzüleceksin ama söylemeliyim.Yusuf'un annesiyle babası boşandı.Annesi de memleketi Samsun'a gitti.Yusuf da onu yanlız bırakmamak için birlikte gitti.Yani artık Yusuf hiçbir zaman geri gelmeyecek.Şimdi kapatmam lazım.Kendine iyi bak." Sevim bu haberi alınca yıkılmıştı.Zaten Mehmet'in söyledikleri de onu yeterince germişti.Bu yüzden Mehmet'e patladı "Seninle oynuyordum budala!Ben sadece Yusuf'u kıskandırmak için seninle birlikteydim!Senin gibi bir varoşu n'apıyım ben bu kadar zengin varken ha!Yusuf artık yok ve bu yüzden ben de sana katlanmak zorunda değilim artık.Bir de benimle evlenmek istiyormuş!Sen bunu rüyanda bile göremezsin!"dedi ve hışımla kafeden çıktı.Mehmet'in başından aşağı kaynar sular döküldü.Hem çok sinirlenmişti hemde çok üzülmüştü.Kafeden aniden çıkıp uçar gibi yürümeye başladı.Mahallesindeki yıkık dökük bir eve girdi.Bir ip buldu ve tavandan sarkıttı.Ucunu yuvarlak olacak biçimde bağladı ve aldına  odunlar koyarak üstüne çıktı.İpi kafasına geçirdi ve...Nehir de o hışımla çıkınca arabasına bindi ve son hızla giderken kaza yaptı..Artık dünyada Sevim ve Mehmet yaşamıyordu.Bir kişinin hatası hem kendisinin hem de bir masumun canına mal olmuştu.
  Belki sizin de başınıza böyle bir olay gelir.Fakat siz sakın Mehmet ve Sevim gibi davarnmayın.Bunun sizin hayatınızı kaybetmenize neden olabileceğini sakın unutmayın...

2 Nisan 2012 Pazartesi

Hayata Bakış Açıları

 Kimi insanlar vardır , hep neşe,coşku,mutluluk içindedirler.Hayat onlara güzeldir.Her olaya olumlu yönden bakmasını bilirler.Kötü bir olayda kendilerini teselli eder ve çevresindekileri de mutlu ederler.
 Kimi insanlar vardır , hep üzgün , mutsuz olurlar.Hayat onlar için çekilmez olur.Herşeye bir kusur bulurlar.Güzel şeylerle kendilerini mutlu etmeyi bilmezler.
 Kimisi de vardır ki kindar , sinirli , agresiftir.Böyle insanlar sürekli etrafındakilere bağırır ve etrafındakilerin kendinden uzaklaşmasını sağlar.
 İkinci ve üçüncü durumdaki gibi olanlar hayatları boyunca mutluluğu bulamazlar.Eğer sizde ömrünüzü güzelliklerle , doya doya yaşamak isterseniz hep birlikte mutlu olmaya kucak açalım.Kötü olaylarda olayın iyi yönünü bulalım.Mutsuz olduğumuzda kendimizi mutlu edecek şeylerle meşgul olalım.Sinirli olduğumuzda empati kurup bizi sinirlendiren kişinin tarafından düşünelim.İşte böylece sizde mutlu olursunuz.